30 Mart 2020 Pazartesi

Göğsümdeki Kambura Kaçak Kat İzni Verildi





Adam güzel günlere olan inancını ayakkabılarını boyama karşılığında sekiz yaşındaki bir kara kavruğa sattı. Ne ayakkabıların boyaya ihtiyacı vardı ne de adamın güzel günlere. Bu ilginç anlaşmayla tüm güzel günlere olan isteğinden, hakkından, şahsi payını hibe etti. Yaşayacak mıydı, yaşasa şansı döner miydi? Aslında bedeninde belirmeye başlayan ümitsizlik kara delik gibi tüm varlığını yutmaya başlayınca böyle bir yola başvurmuştu. Bir çift gözün bile değmediği şiirler gibiydi şimdi adam. İçi boş dondurma külahları gibiydi. Sabahın erken saatlerinde günlük yevmiyesini çıkarabilmek için meydanın en eski ve bilindik camisinin önünde bekleyen, işverenlerin göz ucuyla seçtiği ameleler gibiydi şimdi. Sıradandı, herkesi eşitleyen gözler üzerini mıncıklıyordu.’
Kitabı kapattı. Gözleri batıyordu satırları takip etmekten ama eli halının üzerinde geziniyordu. Az evvel okuduğu özenli hikayeye biçimsiz tasvir geçecekti. Kitabın boşluğuna, yazara ortak olma hevesiyle şunları yazdı.

   Anlatılan tüm masallara inanma gücünden vazgeçen bir adam ömrünü hiçe satmış demektir. Kendini çöpe atmış demektir. Gözlerine ihtiyacı yoktur yeryüzü duman altında kaldığı bir yerdir. Ayakları bir yere götürmez artık. Bir kapıya ihtiyaç duymaz anahtarsız rehinedir, bir çapıta dilek bağlamaz, bir çocukluğa sarılmaz. Bir ölümlüyle tanışacak zaman tanımaz kendine. O, şansını kayan yıldızların kuyruklarında yere çakılırken görmüştür. Biz bu insanlara yaşayan ölüler deriz. Ölmezler ama her gün mezarlıktadırlar. Yatarlar soğuk yerlerde ama ter döker, hesaba çekilirler. Kanlı canlı dururlar ama kayıptırlar. Yıkanır ama kendi içlerindeki gölette boğulurlar. Onlara ölü demeyiz biz.
Şimdiki hayatlarını bir kumar oynar gibi yaslarının üzerine yatırırlar. Nefesleri senet, sözleri sayaca bağlıdır. İnan yavrucak, sana beş kuruş istenmeden verilen o neşe o parıltılı düş’ün altında her gün yel alan korlaşmış bir et vardır. Tüm o cereyan eden duvarlardaki rutubetli koku havasızlıktan değildir. Geç saatlerde kimseye gösterilmeden akan yaşların imzasıdır. Biz onlara ölü demeyiz. Yüklü deriz. Bulut gibi, gebe gibi, toprak gibi…
Kitap, üzerine iliştirilen notla birlikte şimdi tamamen kapanmıştı. Onu orada bırakan elin bir daha alamayacağını bilmeden sessizce…

4 yorum:

  1. Senin, benim ve diğer herkesin içinden kopanlari bir araya toplaman ne hoş. Sakarligindan ödün vermemen dileğiyle 👌🏽

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sakarlığım baki, içimden kopanlar sahi
      Sen dahi
      Dahilsin ince buseme

      Sil
  2. Betimlemesi akıp giden bir kitabın bir bölümünü okudum sanki. Okudum,okudukça düştüm. Ama olsun düşüren hep sen ol beni.
    Enfesti dostum, enfes ✨

    YanıtlaSil
  3. Umarım ilerde o kitabı eline alıp bırakamayacağın da günler gelir, sağ ol, var ol

    YanıtlaSil

Tam da Burada

Burada evetle başlayan cümlelerde amalar işsiz Evet, kısa kesmek bulaşıcı bir hastalıktır Ve kronik hataları olanlar zor atlatır ...